• Haberler> > Kuraklık Topyekûn Mücadeleyi Gerektirmektedir

    Kuraklık Topyekûn Mücadeleyi Gerektirmektedir

    Kuraklık Topyekûn Mücadeleyi Gerektirmektedir

    Ziraat Odası Başkanı Mustahattin Can Selçuk, haziran ayı üretici market fiyatlarına ilişkin değerlendirmeler yaptı. Selçuk, bazı ürünlerde üretici ile market arasındaki fiyat farkının 4 katı aştığını vurguladı. Selçuk, kuraklıkla da topyekun mücadele edilmesi gerektiğini savundu.

    Haziran ayında markette en fazla fiyat artışının yüzde 9,80 ile nohutta görüldüğünü bildiren Ziraat Odası Başkanı Mustahattin Can Selçuk, şunları kaydetti: “Nohuttaki fiyat artışını yüzde 9,76 ile ayçiçek yağı, yüzde 9,08 ile kırmızı mercimek, yüzde 4,72 ile zeytinyağı, yüzde 3,70 ile limon, yüzde 3,51 ile yoğurt, yüzde 3,48 ile fındık içi, yüzde 2,16 ile beyaz peynir takip etti.

    Haziran ayında markette kuru incir ve mısırözü yağı fiyatında bir değişim yaşanmadı.

    Marketteki en fazla fiyat düşüşü yüzde 72,97 ile karpuzda yaşandı. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 40,63 ile kiraz, yüzde 28,47 ile yeşil soğan, yüzde 26,56 ile taze fasulye, yüzde 22,41 ile kuru fasulye, yüzde 21,86 ile patates, yüzde 16,49 ile maydanoz izledi.”

     “ÜRETİCİDE EN FAZLA FİYAT ARTIŞI KIRMIZI MERCİMEKTE, EN FAZLA FİYAT DÜŞÜŞÜ İSE KARPUZDA OLDU”

    Haziran ayında üreticide fiyatı en fazla düşen ürünün yüzde 75,18 oranında karpuz olduğunu söyleyen Selçuk, şu bilgileri verdi: “Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 41,67 ile kiraz, yüzde 31,67 ile kuru soğan, yüzde 17,88 ile patlıcan, yüzde 15,88 ile yeşil soğan, yüzde 15,09 ile marul izledi.

    Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 65,08 ile kırmızı mercimekte görüldü. Kırmızı mercimekteki fiyat artışını yüzde 9,15 ile patates, yüzde 8,47 ile ıspanak, yüzde 7,14 ile kuru kayısı, yüzde 5,66 ile yumurta takip etti.

    Haziran ayında üreticide, limon, elma, pirinç, kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek, kuru üzüm ve kuru incir fiyatında bir değişim meydana gelmedi.”

    “HASAT EDİLEN ÜRÜN MİKTARINDAKİ ARTIŞLAR FİYATLARIN DÜŞMESİNE NEDEN OLDU”

    Ziraat Odası Başkanı Selçuk,  fiyat değişimlerinin gerekçelerini ise şöyle açıkladı: “Kiraz, karpuz, patlıcan, salatalık, kabak, domates, marul, kuru soğan, taze fasulye, salatalık, kabak, sivri biberde fiyat düşüşünün nedeni hasat edilen ürün miktarındaki artıştır.

    Haziran ayında fiyatı en fazla artan ürün kırmızı mercimek olmuştur. Bu fiyat artışı yeni sezona ait olup, kuraklıktan dolayı yeterli ürün arzının olmamasından kaynaklanmıştır.

    Patateste ki fiyat artışında ise Adana’da hasadın bitmesi nedeniyle arzdaki yavaşlama etkili olmuştur.

    Kayısıda meydana gelen don, kuru kayısı fiyatlarının yükselmesinde rol oynamıştır.

    Havuçta sezon sonuna gelinmesi fiyat artışında etkili olmuştur.

    Ispanak, maydanoz ve yeşil soğanda havaların ısınması nedeniyle hasat edilen ürün miktarındaki azalma fiyata yansımıştır.

    Zeytinyağındaki fiyat artışı yeni sezona yaklaştıkça üreticinin elinde kalan ürün miktarının azalmasından kaynaklanmıştır.”

     “KURAKLIK TOPYEKÛN MÜCADELEYİ GEREKTİRMEKTEDİR”

    Selçuk, haziran ayı üretici market fiyatlarındaki değişimle ilgili yaptığı değerlendirmelerin ardından tarım sektörünün gündeminde ilk sıralarda yer alan konulara da değindi.

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre ülkemiz son elli yılın en sıcak mayıs ayının bu yıl yaşandığına dikkat çeken Selçuk, “Doğal olarak bunun sonucunda kuraklığın her şeyi yok eden yakıcı etkisini bütün şiddetiyle görmeye devam ediyoruz. Kuraklıktan en çok etkilenen kesim ise hiç kuşkusuz büyük bir özveriyle tarımsal üretim yapan üreticilerimiz oldu” dedi.

    Mayıs başında yayınlanan Türkiye Ziraat Odaları Birliği 2020-2021 Tarımsal Üretim Dönemi Kuraklık Risk Tahmin Raporu’nda kuraklıktan zarar gören il sayısı 22 iken bu sayının mayıs ayı sonunda 41’e yükseldiğini hatırlatan Selçuk, kuraklığın etkilerini ise şöyle aktardı:

    “Mayıs ayı yağışlarının Türkiye genelinde geçen yılın mayıs ayına göre yüzde 66 oranında düşük olması ve Marmara Bölgesi hariç tüm bölgelerde yağışların azalması nedeniyle kuraklıktan etkilenen il sayısı artarak haziranın ilk haftasında 52’ye çıktı.

    Mayıs ayında bölgesel olarak yağışlarda normaline göre en fazla azalma yüzde 83,3 ile Güneydoğu Anadolu, yüzde 82,7 ile Akdeniz, yüzde 69,2 ile İç Anadolu ve yüzde 65,5 ile Doğu Anadolu bölgelerinde gerçekleşmiştir. Mayıs ayında yağışlarda görülen yüksek orandaki düşüşler rekolte tahminlerinde de ciddi sapmalara neden olmuştur.

    Hububat ve baklagiller kuraklıktan en fazla etkilenen ürünlerdir. Bu yıl arpa, buğday ve kırmızı mercimekte önemli üretim kayıplarının olacağı beklenmektedir. Kuraklık, sadece geçtiğimiz sezon ürünlerini değil, bu sezon ekilen ürünleri de etkilemektedir. Yeni ekilen mısır, şekerpancarı, patates, yeşil mercimek ve sebzelerde de kuraklık zararları görülmeye başlanmıştır. Meyveler, yem bitkileri ve meralar susuzluktan zarar görmeye devam etmektedir.

    Önümüzdeki dönemde piyasada yaşanacak arz-talep dengesizliği sadece üreticileri değil tüketiciyi de olumsuz etkileyecek, öngörülebilirlik imkânsız hale gelecek ve tarım ürünleri fiyatlarında istikrar neredeyse hiç kalmayacaktır.”

    Selçuk, kuraklığın sebep olduğu bütün bu olumsuzlukların üstesinden gelmek için sadece TZOB üyelerinden çaba ve fedakârlık beklenmemesi gerektiğini ifade ederek, “Kuraklık, Türkiye için artık bölgesel bir sorun olmanın ötesinde millî bir meseledir ve üreticilerimizin tek başına üstesinden gelebileceği bir sorun olmaktan çıkmıştır. Kuraklık topyekûn mücadeleyi gerektirmektedir” dedi.

    “İKİNCİ BİR KURAKLIK YARDIM PAKETİ GÜNDEME ALINMALIDIR”

    Kuraklıktan etkilenen çiftçilerimize devletin destek olmasının elzem bir durum olduğunu belirten Selçuk, “Bu anlamda bizler çiftçinin sesi olarak Bakanlığımıza taleplerimizi ilettik” dedi ve şöyle devam etti:

    “Taleplerimiz doğrultusunda çiftçilerimize dekar başına 200 lira kuraklık desteğinin yanında, Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Bankası ve özel bankalara olan borçlarının 3 yıl faizsiz taksitlendirilmesi, elektrik ve sulama birliklerine olan borçları faizsiz 3 yıl ertelenmesi, yüksek olan TARSİM sigorta primlerinin düşürülmesi ve devlet desteğinin artırılmasını istedik. Kuraklığın sebep olduğu yaralara merhem olacak taleplerimiz kısmen karşılandı. Ancak alınan kararların uygulanması ve zamanlaması açısından yaşanan belirsizliklerin en kısa sürede giderilmesini bekliyoruz.

    Örneğin, kuraklıktan etkilenen üreticilere verim kayıplarına göre 100 liraya kadar destek verileceği açıklandı. Ancak, şimdiye kadar yetkililerden desteklerin ne zaman, hangi orandaki zarara, ne kadar miktarda ödeneceği net olarak belirtilmedi. Ayrıca Ziraat Bankası ile Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borç ertelemesinin faizli mi faizsiz mi olacağı konularında da net bir açıklama yapılmadı. Beklentimiz bu belirsizliklerin ortadan kaldırılarak yaşadığımız olağanüstü kuraklık zararları göz önüne alınıp desteklerin netleştirilmesidir.

    Taleplerimiz doğrultusunda hükümetimiz tarafından açıklanan ‘Kuraklıktan etkilenen buğday, arpa, yulaf, çavdar, nohut ve mercimek üreticilerine verim kayıplarına göre dekara 100 liraya kadar destek verileceği, kuraklığın oluştuğu bölgelerde hasar tespit çalışmalarının sonuçlarına göre çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının erteleneceği, kuraklık sigortasında TARSİM devlet desteğinin yüzde 70’e, hasar ödeme oranının da yüzde 80’e çıkartılacağı’ açıklandı.

    Bu kararlar kuraklıkla mücadelede ilk etapta önemli desteklerdir fakat bu kadar büyük ölçüde zararı maalesef yeterince karşılayamamaktadır. Hükümetimizin bu desteklere ek olarak ikinci bir kuraklık yardım paketini gündeme almasını bekliyoruz.”

    KURAKLIK DIŞINDA YAŞANAN DİĞER DOĞAL AFETLER DE ÜRETİCİLERİMİZİ OLUMSUZ ETKİLEDİ”

    Kuraklığın dışında sel, fırtına, hortum, dolu, don gibi afetlerden de üreticilerin etkilendiğini açıklayan Bayraktar, önemli ürün kayıplarının yaşandığını da vurguladı. Selçuk şöyle devam etti:

    “Geçtiğimiz yılın ekim ayından bu yılın haziran ayına kadar olan dönemde 36 ilimizde doğal afet meydana geldi. Bazı illerimizi defalarca etkisi altına alan bu olağanüstü doğa olayları nedeniyle sadece tarım ürünleri değil aynı zamanda üreticilerin kullandığı yapılar da önemli oranda zarar gördü.

    Hububat, baklagiller, yem bitkileri, diğer tarla bitkileri, sebzeler, meyve ağaçları ve seralarda ciddi verim kayıpları meydana geldi. Balıkçı barınakları, üreticilerin evleri, ahırları, hayvanları önemli oranda zarar gördü.

    Ziraat Odaları Başkanları’ndan alınan bilgilere göre, doğal afetler nedeniyle yüzde 20 ile yüzde 100 arası değişen oranlarda zarar gerçekleşti.”

    Bu afetlerden zarar gören üreticilerimizin kredi borçlarının faizsiz ertelenmesi, üreticilere hibe olarak fide, fidan, tohumluk dağıtılması ve faizsiz kredi verilmesi için TZOB’nin  girişimlerinin devam ettiğini açıklayan Selçuk, şunları söyledi:

    “Doğal afetlerden dolayı önemli zarar ve kayıplara uğrayan üreticilerimizin tarım sektöründen kopmamaları için bütün yetkililerden ve ilgililerden daha fazla çaba göstermelerini beklemekteyiz. Çünkü tarımsal girdi fiyatlarındaki aşırı artışlar ve üretim maliyetlerindeki istikrarsızlık nedeniyle pek çok üretici zorluklarla üretime devam ediyordu. Buna bir de kuraklık ve diğer doğal afetlerin verdiği zararlar eklenince, üreticilerimizi rahatlatmak için Bakanlığımızca kalıcı tedbirlerin alınması artık zaruri hale gelmiştir.”

     “HAYVANCILIK ÜLKEMİZ İÇİN BİR MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR”

    Türkiye’nin 2020 yılında 108,6 milyar TL’lik hayvansal ürünler üretim değeri gerçekleştirdiğini belirten Isparta Ziraat Odası Başkanı Mustahattin Can Selçuk, “Toplam üretim değeri içinde; ilk sırayı yüzde 51 payla süt alırken, bunu yüzde 39 ile kırmızı et izlemektedir. Süt üretimi zaafa uğrarsa et üretimimiz de bundan aynı oranda etkilenir” dedi.

    Selçuk, şöyle devam etti: “Hayvancılık ülkemiz için bir milli güvenlik meselesidir. Ülkemizde 1 milyondan fazla süt işletmesi, 250 binden fazla da besi işletmesi vardır. Bu işletmelerde 55 milyar liradan fazla süt üretimi, 41 milyar liraya yakın da kırmızı et üretimi gerçekleşmektedir. Bunun derisi, sakatatı, üretilen ve sanayiye aktarılan süt ve et ürünleri, buna bağlı 7,6 milyar dolarlık ciroya sahip yem sektörü, 340 milyon dolara yakın dış ticareti, marketi, nakliyecisi, veteriner hekimi gibi birçok kesim geçimini buradan sağlamaktadır. Böylesine önemli bir sektörün bel kemiği süt hayvancılığıdır.

    Üretici karlılığını kaybedip damızlık hayvanlarını elinden çıkarırsa hem hayvancılık sektöründe işsizlik seviyesi yükselir hem de bu ürünleri fahiş fiyatlarla almak zorunda kalan ya da almaya gücü yetmeyen tüketicilerin tepkisiyle karşı karşıya kalırız.

    Hayvancılık çok büyük bir sınavdan geçmektedir. Üreticilerin umutları tükenmekte, ellerindeki hayvanları bir an önce çıkarıp sektörden kaçmak istemektedirler. Bu zorlu süreçte geleceğe umutla bakamayan üreticilerimizi desteklemeliyiz. Kaynakları çiftçilerimizi bu zorlu dönemde kıyının karşısına güvenle geçirmek için kullanmalıyız. Aksi takdirde çok büyük ve telafisi yılları alacak bir sorunla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.” (MURAT USLU)

     

    Etiketler:
    • Yorum ekle

    Bu haberler ilginizi çekebilir!
    Yukarı Geri Ana Sayfa
    Etiketler